Eskiler diye hep söze başlıyoruz ya, bu ne lafın gelişidir ne de alışılagelmiş bir edebi yaklaşım. Bu söz yılların tecrübelerine önsöz mahiyetinde bir başlangıç selamı gibi bir şeydir.
Yaşanmışlıklar hep yaşanacaklara ders verir nitelikte örneklerdir yaşamımızda.
‘’Dost acı söyler’’ sözü de bunların içinde en acı reçete olarak göze çarpar. Aslında kalbe çarpar desek yeridir. Hiç düşündünüz mü acaba ‘’Dost neden acı söyler ‘’…
Acının içindeki tadı hisseden bunu bilir ancak, acıya göğüs gerip sonunda huzura erene sormak gerekir acının sonundaki o anlatılmaz tadı.
Gerçek dost asla yüze gülüp kalbi küstürmez. Gerçek dost uzun vadeli faydaların merdiveni gibidir. Uzunca bir yolun sonunda mutlu bir istirahatin adresidir.
Gelelim dost neden acı söyler sözünün gerçek mahiyetine.
Eğer bir kişi sevdiği birinin anlık hareketi sonrası mutlu, ilerisi için büyük yıkım olacağı bir durum sezinleyip bu durumun yaşanmasını engelleme yoluna giderse gerçek bir dost hareketi yapmış olur. Belki biraz esnek, belki de direk karşı tarafı incitici bir söz edebilir. Bu o anlık durumun şekline göre değişebilir. Karşı taraf o an belki de ‘’bu nasıl bir dost’’ diye hayıflanabilir. Belki de beni kıskanıyor da diyebilir. Zaman geçtikçe durumu anlayacak ve ağır bir tepki koyduysa ‘’ben ne yaptım’’ pişmanlığına düşebilir.
Zaman teknoloji ve dijital bir zaman aralığında ilerliyor dostlar. Ne eskiler şöyle diyor, ne de geçmiş tecrübeler bunu böyle gösteriyor gibi sözler artık kifayet etmiyor. Herkes sorusunu ve cevabını alabileceği bir sosyal medya hesabına sahip durumda. Anlayacağınız en büyük ve samimi dost, galiba sosyal medya hesaplarımız…
Ne yazık ki zor gün dostu olmayı bırakın iyi gün dostlarını dahi arar duruma geldik.
Selametle….