‘’Asıl’’ her daim kopyasından daha geçerlidir, sözünü hatırlatarak yazıma başlamak istiyorum.
Dünya, hakeza kainat diyerek daha geniş bir manayı fikrimizin derinliğine çekelim. Sorunsuz yaşamak isteyenlere bir rehber niteliğinde bazı bildiklerimizi, yada daha dar bir manada hislerinize tercüman olacak düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bizim görebildiğimiz alanların dışına çıkmadan bunu anlatabilmek daha doğru olur kanısındayım. Çünkü görünmeyen denge ve dengeleri bozan dengesizlikler kafalarımızı bir nebze de olsa karıştırabilir. Ekolojik denge üzerinden giriş yapalım, bunu yaparken de insanoğlunun kullandığı bilimsel ve çevresel faktörleri de göz önünde bulunduralım. Yani ekolojik dengeye ‘’ekosistem’’ açısından giriş yapalım.
Nedir ekosistem ? Ekosistem evrende, ya da biz dünya üzerinden örnekleştirelim, dünya üzerinde var olan canlı ve cansız varlıkların bir arada uyumlu bir hal alması. Tıpkı insan anatomisini incelediğimizde her organ ve hücrelerimizin birbirileriyle bağlantı mekanizmalarının karmaşık ama uyumlu halleri misali.
Şimdi bu ekosistem denen düzen içerisinde ufak bir değişim gerçekleştirmeye çalışalım, mesela mağarada yaşayan canlıların mağara kapılarını kapatalım. Ne olur sizce ?
Ya da , Yağmur bulutlarını uzaklaştırmaya çalışan bir mekanizma geliştirip uygulayalım… Ne tür bir felaket yada afete sebep olabileceğimizi hayal edebilir misiniz ?
Son yıllarda bu tür müdahaleler abartmadan söylemek gerekirse alenen yapılıyor. Ülkeler arasındaki güç savaşları bile eko dengeyi bozmaya yönelik olarak gelişiyor. Bazen gökyüzünde izlediğimiz savaş uçakları bomba yerine bu dengelerin bozulmasını ateşleyen insan aklıyla geliştirilmiş malzemeler taşıyorlar. Lakin bizlerin akıllarını ve dikkatlerini başka yöne çekmeyi de başarmış oluyorlar.
Belki bazılarınız benim için ‘’metal yorgunu’’ gibi benzetmelerde bulunabilir. Hiç ama hiç sorun değil.. Birçok ilim ve irfan adamına da bu tür benzetmeler yapılmış, daha sonra haklılıkları ortaya çıkmıştır. Halbuki her birey kendince ekolojik dengeyi düşünüp, ekosisteme müdahale edilmesindeki tehlikeleri araştırıp yorumlayabilir. Bu hiç de zor bir yaklaşım değil.
Ekosistem yada ekolojik denge derken, eğer bizler organik ve inorganik cümleleriyle sağlıklı veya sağlıksız benzetmeler yapıyorsak, daha fazla söz söylemeye gerek olmadığı kanısındayım. Bırakın ekolojik dengeyi, insanoğlu kendi kurmuş olduğu dengeleri bile altüst edecek bir hale geldi. Bunların en bariz örnekleri her gün izlediğimiz diziler ile bağlantılı sosyal yaşamlarımızdaki çalkantılar ve siyasi belirsizlikler. Dahası sosyal sorumluluk ve vakıf gibi değer gören farklılıklarımız deforme olmuş hale geldi. Sizce nedir bu durumların sebepleri…
Gelelim benim vereceğim şahsi cevaba..
Tüm bunların yegane sebebi ‘’Dijital Dünya’’ ya hazırlıksız ve temelsiz geçiş yapmamız. Temelsiz ve hazırlıksız derken, bilgisizlik değil, aşırı bilgi kirliliği ve bu kirliliği ayıramayan bir düzenden bahsediyorum. Amirane bir tabir var ya hani ‘’At izi it izine karıştı’’ aynen öyle. İlim, bilim öyle bir hal aldı ki, ekmek bıçağı ile kelle kesmeye başladık.
İlk evvela çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğini ellerinden alıp, onların ellerine dijital oyuncaklar verdik. Beyinlerini kullanmaları gerektiği yerde sosyal medya sahtekarlıklarını öğrettik. Edep ve haysiyet yerine bel altı edebiyatını aşıladık. Hem de en ünlü şovmen olarak bilip tanıttığımız kişilerce.
Eko denge gitti zaten, şimdi anatomik ve ruhsal dengeyi de yitirmeye başladık. Sonrası Tavuk, kuş ve korona denen virüslerle ilim adamlarını meşguliyete sokup, halkı da korku senaryolarına kitlemiş olduk.
Sonuç gayet net bir şekilde ortada…
Ekosistem de, dijital sistem de bizleri gayet iyi bir şekilde morarttı…
Bence herkes bir aynaya baksın…
Müslüm Söyler