Saat: 00.33....Gecenin bir vakti delirmiş gibi ev temizliyorum elimde çamaşır suyundan sararan tırnaklarımla aynı renkte bir bez. Hani şu yeri mutfak tezgahı olup da çok kullanılanlardan. Lavaboyla bir savaşım var sanki... Ben, onu olan gücümle sürterek temizlemezsem o beni alt edecek anlayışı algıma öyle işlemiş ki,ellerimin çatladığının farkına deri yüzeyindeki sızlamalarla çok sonra varıyorum. Çatlayan ellerime krem sürüyorum, bir elim diğer elim üzerinde gezinirken; cepheye ulaşmak için ayakları çatlayarak yara olup da tedavi edilemeden Çanakkale yolunda şehit düşen Hüsnü Bey düşüyor aklıma... İstanbul’da zengin bir ailede doğup büyüyen I. Dünya savaşıyla hayatları tamamen değişen Hüsnü Bey... Ardından terörle mücadelede şehit düşmüş Mehmet’imin paramparça olan postalları geliyor gözümün önüne. Kerpiç evinin önünde asılan şanlı bayrağımın altında duran kederli babası, sarılmış parçalanan postallara evladından kalan son eşya diye...
Can derdine düşmeden canını veren kahramanların görüntüsü birer birer geçiyor gözümün önünden , Tokatlı 15’likler, Vanlı 120’ler, bebelerini emanet edip de cepheye yol alan analar... Hüzünle yutkunuyorum. Yaşadığı coğrafyayı severek orayı vatan diye özümsemenin zengini fakiri yok diye geçiriyorum içimden. Yürek var, dayanışma var, insan olmak var. Şartlar ne olursa olsun bir olmak var. Yaklaşık bir ay önce İdlib’te 36 askerimizi şehit verdiğimizde de birdik, dağlandı yüreklerimiz, ondan öncesinde de tek yürektik Elazığ depreminde...Sonra corona diye bir illet musallat oldu, can derdine düştük. Kendimize yöneldik, korktuk, ölmeyelim dedik de ölüme yürümenin o kadar kolay olmadığını anladık mı ? Biz diyebildiğim çoğunlukta (?) olan kesim anladı da peki ya siz ? Siz , askerimin cesaretini anladınız mı az (?) da olsa gündemi maske kullanmayarak polemikle meşgul edenler? Polisime sosyal mesafeyi korumadı diye vatandaşa ceza yazdıkları için hakaret edenler, karantinadaki hastasını göremedi diye sinirlenip hastanedeki güvenlik görevlisini yaralayanlar biraz olsun utanıyor musunuz acaba merak ediyorum yahut sağlık personeline şiddet uygulayanlar bırakın alkışlamayı azıcık bir minnet duygusu beslediniz mi kimseye çaktırmadan öyle içten içe...
Sosyal medyada klavyekahramanlığı yapanlar kahramanlık denilen kavramı idrak yollarının süzgecinden geçirdiniz mi yoksa bir
film repliğinde çok acı bir şekilde ifade edildiği gibi otuz saniyede unuttunuz mu? Cemil Hoca’yı, Ayça Hemşire’yi, Eczacı İsmail’i “yazık oldu “ diyerek mi anacaksınız sadece, iki gün evde kalmak için ekmek derdine düşerken ! Bir aylık emeği heba edenler; emin olun ki metrekareye virüsten daha fazla cehalet düşürüyorsunuz ve bizim şu anda elimizden hiçbir şey gelmiyor, gelemiyor, ne acı...
Gündem aklıma düştükçe az kalan umudumla iyi şeyler düşünerek sakinleşmeye çalışıyorum, önce derin bir nefes alıyorum ardından ellerime bakıyorum, yüzeyi dezenfektandan çatlamış ellerime...Kalem tutmayı özlediğimi düşünüyorum tahta başında. Uzak kaldığım her şeyi özlüyorum, uzak da olsa yaşamı değerli kılan her meslek için minnet duygularım gözlerimi dolduruyor şu dayanışma günlerinde...Çatlamış ellerim alkış tutar elbet ama yetmeyeceğini de bilirim, meslek onurlarının incitilmeden emeklerinin karşılıklarını almaları en büyük temennim. Ölüme soyunup sağlığımız için gecesini gündüzünü unutanlara , gidemediğimiz her yeri bize yakın edenlere, sabahın ilk ışıklarıyla kendini ekmek teknesinin başında bulanlara ;aktif olarak çalışamadığım şu günlerde çok değil kısa bir süre sonra tahta başında kalem tutmayı, dilim damağım kuruyana kadar ders anlatmayı umut ederek şükran duyuyorum. “İyi ki varsınız,” cümlesi hiç bu kadar anlamlı olmamıştı, “Hep var olun.” diye yürekten dua ediyorum. Çatlamış ellerime bakınca hayatı bu yaşıma rağmen daha da iyi anlamlandırıyorum. Baharı hissetmenin, çay içerken denizdeki iyot kokusunu içine çekmenin, gece yarılarına kadar süren dost sohbetinin, annem ve babamla geçirebileceğim vakitlerin tadına varabilmek için evde kalıyorum. Çatlamış ellerimin acısını ise; var olabilmek bir olabilmek adına bizler için geçmişten günümüze kadar emek veren mücadele eden birçok nefer için hiçe sayıyorum.
◦