Korona virüsünün dünyada yayılmasıyla birlikte birçok önlem almaya başladık. Evlerimizde kendi ekmeğimizi kendimiz yaptık hatta sebze-meyve yemeyenler bile bu besinleri sık sık tüketmeye başladı. Yani korona virüs ile hayatımızda değişen en önemli şeylerden biri de beslenme tarzımız oldu.
Beslenme ile ilgili alışkanlıkların olumlu yönde değişmesi bu sürecin pozitif yanlarından biri oldu diyebiliriz. Belirttiğim gibi birçok kişi daha fazla sebze-meyve tüketmeye başladı. Daha dengeli beslenmeye özen gösterdi. Hazır gıdalardan uzak durup evinde güvenle yemeklerini hazırladı. Ve bu süreçte neredeyse herkes bir kere de olsun bağışıklık ile ilgili ya bir haber duydu ya da araştırdı. Biz de şimdi bağışıklık ile ilgili detayları konuşalım.
Bağışıklığı arttırmak için; altın önerim yeterli ve dengeli beslenmek. Bağışıklığı en iyi olan bireyler hayatı boyunca yeterli ve dengeli beslenenlerdir. Beslenme tarzı bu şekilde olan bireylerin bu süreçte bir adım önde olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu bağışıklık sisteminizi artık güçlendirmek mümkün değildir demek olarak algılanmasın. Hemen şimdi bir adım atarak yola çıkabilirsiniz.
Güçlü bir bağışıklık için yeterli miktarda protein almaya özen göstermeliyiz. Çünkü proteinler savunma sisteminin temel taşlarıdır. En kaliteli protein kaynağı anne sütünden sonra yumurtadır. Bu nedenle alerjiniz veya kolesterol sorununuz yoksa günde 1 adet yumurta tüketmenizi öneririm.
Vitaminler ve mineraller cephesinden bakacak olursak yeterli ve dengeli besleniyorsanız bu gibi takviyelere ihtiyacınız zaten yoktur. Fakat A, C ve E vitaminleri antioksidan vitaminlerdir. Gereksinim kadar tüketiyorsak bu süreçte bağışıklığımız için faydalı olacaktır. Gereksinimden fazlası sizi daha çok koruyacak anlamına gelmesin. Unutulmamalıdır ki ‘İlacı zehirden ayıran dozdur.’ demiş Paraselsus.
Aynı zamanda selenyum ve çinko antioksidan kapasitesi olan minerallerdir. Gereksinim kadar tüketilmelidir. Selenyum kaynakları; et, deniz ürünleri… Çinko kaynakları; et, balık, tavuk, peynir, yumurta…
Belki de en önemlisi rengârenk besinler içeren vitamin ve mineral deposu renkli tabaklar. Renkli tabak demek; vitamin demek, mineral demek, sağlık demek, bağışıklık demek…
Gelelim prebiyotik ve probiyotik önerilerine. Bağışıklığımızdan %80 oranında bağırsaklarımız sorumludur. Bu dönemde bağırsakları korumak adına posalı besinler, prebiyotik ve probiyotik içeren besinler tüketebiliriz. Posalı besinler; sebzeler, meyveler (suyu değil mutlaka kendisi), tam buğday tahıllar, kurubaklagiller. Prebiyotik-probiyotik içeren besinler; kefir, yoğurt, kuşkonmaz, enginar, kereviz, soğan, sarımsak…
Son olarak bazı kıymetli baharatlar var ki bunlara mutfağınızda mutlaka yer vermenizi tavsiye ederim. Bu baharatlar; zencefil, zerdeçal, karabiber, pul biber, nane ve kimyon. Yemeğinizi ocaktan almaya yakın baharatları eklemek daha faydalı olacaktır.
Unutmamalıyız ki; günde 8-10 su bardağı su içmek, düzenli uyumak, stresten uzak durmak, bağırsak sağlığını bozan işlenmiş et ve et ürünlerinden (sucuk, salam, sosis, pastırma) uzak durmak ve gereksiz antibiyotik kullanmamak da bağışıklık sistemimiz için birer altın öneridir.
Ne şimdi ne de sonra sağlıklı beslenmekten asla vazgeçme. Unutma ki her zaman bir adım önde olacaksın…
Sonay KAYIKÇI
Diyetisyen
İnstagram: https://www.instagram.com/dyt.sonaykayikci/?hl=tr