İşte o yazı:
Bir yılı aşan ve daha da süreceği tahmin edilen amasız salgın, tüm sektörleri etkisi altına almasının yanı sıra tüm ülkeleri de olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Bazı sektörler üzerinde olumlu, bazılarında ise iyi olmayan etkiler bırakmaya devam ediyor. Yetkin insan kaynaklarımızı, hekimlerimizi ve sağlıkçılarımızı bu salgına kurban vermeye devam ediyoruz.
Umarız, toplumun her katmanı bu salgını olduğundan daha fazla önemser.
Son günlerde alınan tedbir ve kısıtlamalarla insanlar daha dikkatli olmaya başladı. Ancak hayat devam ediyor, ihtiyaçlar, alışkanlıklar hız kesmiyor.
İnsanların sosyal alanları ve sosyal ihtiyaçları haklı olarak her geçen gün kısıtlanıyor ve daralıyor.
Bu kasvetli havayı değiştirecek en azından hafifletecek yerini dolduracak tek aday ise Medya.
Görsel Medya, şartlar nedeniyle eskiden olduğu gibi içerik üretmede sıkıntı yaşamakta, bunun sonucunda tekrarların yayınlanması kaçınılmaz olmaktadır. İzleyici klasik ve majör ilk 20 kanalı izlemekten sıkıldı.
İzleyici şimdilik, Türksat’ın uydudan ilettiği 400 kadar çeşitli sınıflandırmalara ait TV kanalını ve yüzlerce ulusal ve yerel Radyoyu keşfetmeye başladı. Bir süre daha zorunlu olarak bunlarla idare edecek.
Aslında izledikleri, diğerlerinden çok farklı olmayan kopyaları. İzleyici daha özgün, hiç görmediği değerleri, deneyimleri, kişisel ancak dili ve içeriği zengin çözünürlüğü yüksek, kısa videoları aramaya ve izlemeye başladı.
Reklam, dizi, programlar bir birinin benzeri, yemek programları, ekranda bağıran çağıran hatta konukları yerine biteviye kendi konuşan program yapımcılarından ve programlardan özellikle genç kuşaklar bunları izlemek istemiyor.
Peki o halde bu programlar neden hız kesmeden devam ediyor ? Bu Arz’ın ve talebin vaz geçilemez bir cazibesi mi var? Bunu tam bilmiyoruz ancak çok sayıda TV kanalının benzer ve çok çeşitli olmayan içeriklerini göstermeye devam etmesi de bir yandan bir paradoks gibi duruyor.
Bulabildiğimiz tek cevap sanıyorum bireylerin tüketim çılgınlığının izleme alışkanlıklarında da kendisini gösterdiği söylenebilir. Evinden çıkamayan belirli yaş grubundaki izleyici çaresiz sunulanı izlemek zorunda belki de bunu talep ediyor.
Bu yeknesaklık nedeniyle genç kuşak izleyici daha tekil ve spesifik taleplerini hızla internetteki sayısız içeriklere yönelterek karşılıyor.
Genç kuşaklar az yada çok, yabancı dil bilgisiyle, internetin neredeyse sınırsızlığında istedikleri program türlerine erişmek onlar için artık çok kolay.
Artık uydunun egemenliği yavaş yavaş yok oluyor , etkisini yitiriyor. Benzer şekilde platformlarda bu etkiyle kan kaybediyor. Avrupa da kablo yayınları uydu platformları hızla abonelerini diğer mecralara kaptırıyorlar. OTT bir çok hane için şimdiden vaz geçilmez olmaya başladı. Karasal Televizyon yayınları ise neredeyse talep edilmeyecek seviyede.
İzleyici için İnternet üzerinden iletilen yayınların konfor ve imkanları artık terk edilemez hale geldi. Bir süre sonra klasik yayınların hantal, esnek olmayan ve tek yönlü yapısı nedeniyle hızla digital ve interaktif olarak internet mecrasındaki yayınlara yönelmektedir.
Elbette klasik yayıncılar interaktif internet mecrasının önemini ve etkisini daha önceden görmüş olmalılar ki, her klasik yayıncının bu alanda paralel yayınları artarak ve çeşitlenerek devam etmektedir.
Konvansiyonel iletim tekniklerinin kullanıldığı, eski süreçte majör kanallar dışında yayın yapmak hayli zorken, günümüzde yüksek yatırım gerektirmeden makul işletme giderleri ile internet ve diğer benzer mecralardan yayın yapmak mümkün hale geldi.
Bunun sonucu olarak bu alanda sayısız Televizyon ve Radyo kanalı internetten kolayca yayın yapabilmektedir. Bu durum her iki sektörde , ilerleyen günlerde rekabeti dayanılmaz hale getirecektir. Özetle bu alanda hiç bir şey eskisi kadar kolay olmayacağı anlaşılmaktadır. Bunun sonucu olarak izleyicileri kanal başında tutmak hayli zor hale gelecektir. Ancak genç kuşaklardaki gibi değişim ve talepler diğer 40+ grubundaki izleyicide ayni hızla değişim gerçekleşmemektedir. Bir süre daha bu durum devam edecek gibi.
Her tarafta benzer şeyleri pazarlayan, öneren, satan, reklamını yapan, yayınlardaki reklamlar da artık eskisi gibi etkin değil, dönüşleri ise zayıf. Sanıyoruz, küresel salgın bu sektörü de esaslı olarak regüle edecek gibi duruyor. Pandemi nedeniyle tüm yayınlarda börek, çörek ve her türlü gıda yer alırken, diğer dayanıklı tüketim ürünleri daha az yer alıyor.
Elbette sektörü düzenleyen profesyoneller bunu görüyordur.
Tüm bunlar olurken evinde yüksek yaş grubundaki izleyici, uydu yerine interneti kullanarak yeni mecraların olduğunu keşfetmeye başladı.
Bu imkan, evinde 40 inch yüksek çözünürlüklü , internete bağlanabilen ve HBBTV ( hybrid broadcast broadbant TV ) uyumlu TV alıcısı yada uydu alıcısı ile yeni ufuklara yelken açıyor. Kısaca müşteri yeni mecraları keşfediyor. Yeni içerikler yeni ve modern çekim teknikleri ve görüntü yorumlarını ,değişik görüntü anlatım tekniklerini kullanan içerik üreticilerine rağbet etmeye başladı. Bu trendin her geçen gün ivmesinin arttığını söylemeliyiz. Aslında bu durum küresel salgının ortaya çıkardığı bir sonuç.
Eve kapanan izleyici klasik yayınlar dışında internetteki diğer içeriklere yönelmesi kaçınılmaz oldu. Bu durum klasik yayıncılar ya da reklamcılar için zor bir dönemin başlangıcı olacak sanki.
İzleyici, bol olan zamanında yeni mecralar ararken ve keşfederken çok farklı değişik ilginç içeriklerle karşılaşıyor. Mevcutlarla yani izledikleri ile keşfettikleri içerikleri mukayese etmeye başlamaları yerli içerik üreticilerinin de işlerini zorlaştıracağını söylemeliyiz.
Diğer yandan bu kıyasıya rekabet, yerli içerikleri de daha kaliteli hale gelmesine yol açacaktır.
Özetle her konuda olduğu gibi küresel salgın yayıncılık sektöründe de kartların tekrar karılmasına neden olmaktadır.
Benzer şekilde yerli ve yabancı yayıncılar arasındaki bu rekabet devam ederken diğer yandan daha kişisel içerik üreten girişimcileri de cesaretlendirmiştir. Her alanda tematik yada genel türde sayısız içerik üretildiği görülmektedir. İlginç olan ise her geçen gün bu içeriklere olan ilginin özellikle genç kuşaklar arasında artarken diğer ileri yaş grupları da bu içerikleri talep etmeye başlamıştır.
Düne kadar youtuber olarak türlü atraksiyonlarla kendisini seyrettirmeye çalışan içerik üreten girişimciler artık büyük ekran smart özellikli TV ler de içerikleri yer alıyor. Bu içerikler hatırı sayılır tanıtım ve satış grafiği de yakalayabilmektedir. Hatta hayatını kazanacak kadar gelir de elde edebilecek seviyeye ulaşmıştır.
Bu durum genç kuşakların bu mecradaki etkilerinin ve tercihlerinin ne kadar yüksek olduğunun bir göstergesi sayılabilir.
Her fırsatta yazıp söylediğimiz gibi klasik TV yayınları, interaktif olmadığı sürece izleyicinin diğer mecralara olan ilgisini ve tercihini durduramayacaktır.
Yorum Yazın