TBBM’da söz hakkı alan CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Diyarbakır annelerinin sorunlarına ve sınır güvenliğine değindi. Diyarbakır annelerinin siyaset malzemesi yapılmaması gerektiğini belirten Miletvekili Erol, meclisin annelerin çığlığına kulak vermesi gerektiğini söyledi. Terör örgütlerinin kaçırdıklarını kolaylıkla yaya bir şekilde sınır dışına çıkardığı ve diğer suçluların kolaylıkla havaalanlarından yurt dışına çıktığını vurgulayan Erol, sınır güvenliğiyle ilgili sorunların olduğunu ifade etti.
Gürsel Erol konuşmasında, “Bugün Öğretmen Aybuke’nin PKK terör örgütü tarafın katledilmesinin 4. Yıl dönümüdür . Aybuke öğretmeni ve yine onun gibi terör örgütü tarafından katledilen memurlarımızı, öğretmenlerimizi, güvenlik güçlerimizi saygı ve şükranla anıyorum. Terör örgütlerini şiddetle kınıyorum. Bugün aslında kanun maddesiyle ilgili değil, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ramazan ayı içerisinde Diyarbakır annelerinin ziyaretiyle ilgili süreci anlatmak ve genel kurulu bilgilendirmek için söz aldım. Mart ayında Diyarbakır annelerini Gurup Başkan Vekilimiz Özgür Özel ve İstanbul Milletvekilimiz Sezgin Tanrıkulu ziyaret etti. Anneleri orada dinlediler. Annelerin talepleri, beklentileri, istemleri doğrultusunda mecliste basın açıklaması da yaptılar. Ramazan ayında bayramlaşmak niyetiyle aynı duygularla Genel Başkanımızın görevlendirmesi ile Diyarbakır’a gittim. Orada anneler ile görüştüm. Burada onların isteklerini gündeme getirmekle ilgili huzurunuzdayım. Allah hiç kimseyi çocuklarıyla sınamasın. Evlatla ilgili gelecek kaygısı yaşanmayı hiçbir anne ve babaya nasip etmesin. Oradaki annelerin istemleri, beklentileri, sitemleri, isyanları ne olursa olsun onları hoş karşılamak lazım. Hoş görmek lazım. Çünkü evlatları kendi iradeleri ve istekleri dışında zorla, tehditler baskıyla PKK terör örgütü tarafından sınır ötesine götürülerek örgüt mensubu yapılmış. Oradaki tüm ailelerin tüm ortak özlemi ve istekleri çocuklarına bir an önce kavuşabilmektir. Onun için meclisin bu konuyu asla bir siyaset malzemesi yapmadan, oradaki ve tüm anneleri, hem de bölgede 90’lı yıllardan günümüze kadar yaklaşık 17 bin faili meçhul cinayetle yargısız infazlarda evlatlarını kaybeden annelerin evlatlarına kavuşabilmeleri için meclise siyasi bir görev düşüyor. Bu görev yalnızca siyasi bir sorumluluk değil, bir baba ve anne olarak vicdani bir sorumluluktur. Aynı zamanda burada anlayamadığım bir konuyu da gündeme getirmek isterim”
Erol konuşmasının devamında, “Bu bölgede eylem yapan anneler 2 guruptur. Bunların birinci gurubu terör örgütü PKK tarafından kandırılarak baskı ile tehdit ile dağa götürülen çocuklardır. Diğer bir gurupta terör örgütlerinin Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yol keserek rehin alarak, kaçırarak, tehdit ederek sınır ötesine götürdükleri var. Benim anlayamadığım şudur. Tunceli’den, Bingöl’den veya Erzincan’da terör örgütün yol kesmesinde devleti suçlayamaz, devlet nerede diyemezsiniz. Çünkü anlık bir meseledir. Yarım veya bir saat içerisinde ölü noktalarda, terör örgütleri yolu kesiyor. Önüne gelen kamu görevlilerini rehin alarak özgürlüğünden alı koyuyorlar. Bunu eleştirmek çok doğru bir şey değil. Ama eleştirilmesi gereken şu var. Erzincan, Bingöl, Diyarbakır, Van ve Diyarbakır’dan sınır ötesine kadar olan mesafe yaklaşık 800-900 kilometredir. Yani siz yolun kesmesine devlet nerede diyemezsiniz ama 800-900 kilometre yürütülerek yaya bir şekilde sınır ötesine kadar götürülmesi bence çok şey değil. Demek ki bizim sınır güvenliğimiz yok. Havaalanlarına bakıyorsunuz. Havaalanlarında eski meşru savcılardan, Ergenekon, balyoz savcısı Zekiya Öz, elini kolunu sallayarak havaalanından yurtdışına gidiyor. Diğer taraftan bakıyorsunuz çiftlik bank bir tosuncuk şirket kuruyor ve dolandırıcılık yapıyor. Dijital para baskısı ile uğraşanlar yolsuzluk ve hırsızlık yapanlar. Organize suç örgütleri havaalanlarından elini, kolunu sallayarak sınır ötesine çıkabiliyorlar. Bunlar için devlet nerede diyebiliriz. Eğer sınır güvenliğini alamıyorsanız, sınır ötesine herhangi bir suçtan dolayı insanlar elini kolunu sallayarak gidebiliyorlarsa o zaman sınır güvenliğimiz ilgili sorunlar var. sınır güvenliğinin sağlanmadığı bir ülkede de yurttaşlarınızın can ve mal güvenliği yoktur. Bugün terör örgütlerinin yurt içerisinde etkin olmasının en büyük etkenlerinden birisi sınır güvenliklerimizin olmamasıdır. Hem sınır güvenliklerimizin alınmasıyla ilgili yasa dışı suçlara karışmış kişilerin elini kolunu sallayarak kara ve hava yoluyla yurt dışına çıkmalarının engellenmesiyle ilgili yeni yasal düzenlemeler ihtiyaç var. Sınır ötesinden göçmenlerin elini sallayarak Türkiye’ye girmesinin engellenmesine de ihtiyaç var. Ama bunları söylerken de bir hatırlatma yapmak isterim. Diyarbakır annelerinin Cumartesi annelerinin isteklerine, taleplerine meclis kulak vermelidir. O annelerin isyanına ve çığlığına, hıçkırığına hiçbir siyasi gerekçe yaratmadan kulak vermeliyiz”
Yorum Yazın