Tüm dünyanın iddialı bir şekilde karbon-nötr ekonomi hedefleri açıkladığını, yaşanan enerji krizi tüm planların gözden geçirilmesine neden olduğunu anımsatan Bakan Dönmez, "Dün enerji sektöründe yenilenebilir enerjiden, hidrojenden, küçük modüler nükleer reaktörlerden, ekonominin elektrifikasyonundan bahsederken bugün enerjinin gündemine, petrol, doğal gaz ve kömür tekrar yerleşmiştir" dedi.
Daha fazla yenilenebilir enerjiye yönelmeyle daha başarılı bir sınav verebileceğine işaret eden Dönmez, "Halihazırda mevcut gaz fiyatları ile neredeyse 20 yıl sonra ekonomik olacak denilen yeşil hidrojen bile ekonomik görünüyor. Füzyon teknolojisi konusunda, hep gelecek 20 yılın teknolojisi denilirdi, son dönemde artık daha kısaltmaya başladık. Gelecek 10 yılın teknolojisi şeklinde sıraladık" ifadelerini kullandı.
"ÜÇÜNCÜ FSRU TESİSİ BU YIL İÇİNDE DEVREYE ALINACAK"
Avrupa'nın enerji arz güvenliği konusunda yaşadığı problemleri ve katlanmak zorunda kaldığı maliyetin ortada olduğuna değinen Dönmez, ana sorunun yatırım olduğunu belirtti. Enerji krizinin yatırım ihtiyaçlarının yanı sıra odaklarını etkilediğini ve değiştirdiğini belirten Dönmez, tüm politika yapıcıların enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasına yönelik hedefler belirlediklerini söyledi. Ancak öngörülemeyen risklerin gelecekte enerji üretim-tedarik zincirinin nasıl şekilleneceğine dair planlamaları bir anda alt üst ettiğini vurgulayan Dönmez, enerji arz güvenliğinin sağlanması noktasında mümkün olduğunca fazla kaynak ve teknoloji çeşitliliği sağlanarak, dengeli ve yedekli bir enerji sistemi tasarlanmasının, arz güvenliği açısından son derece büyük bir önem arz ettiğini bildirdi.
Hem enerji arz güvenliğinin sağlanması hem de daha rekabetçi fiyatlardan enerji temini için enerjide ithalat güzergahlarını çeşitlendirme noktasında büyük çaba gösterdiklerin ifade eden Dönmez, "LNG terminallerimizin kapasitesini ve sayısını artırdık, doğal gaz depo kapasitemizi artırdık ve artırmaya devam ediyoruz. Üçüncü FSRU tesisinin de bu yıl içerisinde devreye alınmasını öngörüyoruz" dedi.
"TÜRKİYE İŞ BİRLİĞİNE HAZIR"
Hidrokarbon aramalarına da devam ettiklerini belirten Dönmez, "Karadeniz’deki 540 milyar metreküplük doğal gaz keşfimiz kapsamında ilk gazın 2023 yılında sistemimize ulaştırılması için çalışmalarımızı aralıksız sürmektedir" diye konuştu. Dönmez, Türkiye'nin sadece kendi enerji arz güvenliğini sağlamakla yetinmeyip yakın coğrafyasındaki enerji kaynaklarının talep eden ülkelere taşınması noktasında da önemli roller üstlendiğinin altını çizerek, "Nitekim TANAP-TAP, Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum gibi başarılı ve güvenilir uluslararası enerji projeleri Türkiye’nin büyük özveri ve katkısıyla hayata geçmiştir. Tüm bu projeler, küresel çapta yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, devreye girdikleri günden bu yana sorunsuz şekilde faaliyetlerini sürdürmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa başta olmak üzere dünyadaki doğal gaz krizinin çözümüne katkı sunmak için piyasaya daha fazla gaz arzının sunulması gerektiğini belirten Bakan Dönmez, "Bu minvalde ülkemizin uluslararası enerji projelerindeki başarısı, bir enerji partneri olarak güvenilirliği ve gelişmiş doğal gaz altyapısı göz önünde bulundurulduğunda, ülkemiz komşu ülkelerdeki doğal gazın Batı’daki pazarlara ulaştırılmasında, şu an olduğu gibi gelecekte de kritik roller üstlenebilir. Bu kapsamda Türkiye, Türkmenistan doğal gazı başta olmak üzere Hazar bölgesinin, İsrail doğal gazı başta olmak üzere Doğu Akdeniz bölgesinin ve uzun vadede Irak’ın doğal kaynaklarının ülkemize ve ülkemiz yoluyla piyasalara ulaştırılması için elinden geleni yapmaya hazırdır. Bu noktada belirtmeliyim ki, son zamanlarda pek çok Güneydoğu Avrupa ülkesi gaz taleplerini karşılayabilmek için ülkemizle yoğun temaslarda bulunmaktadır."
"TÜRKİYE’NİN ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNDE HİDROJENİN DE ÖNEMLİ PAYININ OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ"
Türkiye'nin henüz Paris Anlaşması'nı onaylamadığı ve müzakerelerin sürdüğü dönemde dahi, yenilenebilir enerji alanında dünyaya örnek olacak hamleler yaptığını anımsatan Dönmez, Türkiye'nin elektrik kurulu gücünde yenilenebilir enerjinin payının yüzde 54'e çıktığını belirtti. Bu rakamlarla Türkiye'nin yenilenebilir kurulu güç bakımından dünyada on ikinci, Avrupa'da ise beşinci sırada olduğunun altını çizen Dönmez, güneş paneli üretiminde de dünyada 4'üncü olduklarını aktardı.
Dönmez, enerji dönüşümü için önemli bir katkı sağlayacağını öngördükleri Küçük ve Orta Ölçek Nükleer Reaktörlere (SMR) yönelik gelişmeleri de yakından takip ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Türkiye’nin enerji dönüşümünde hidrojenin de önemli payının olacağını düşünüyoruz. Beş yıl önce neredeyse hiçbir ülkenin hidrojen stratejisi bulunmazken, bugün 40'tan fazla ülkenin stratejilerini açıkladığını görüyoruz. Türkiye’nin yüksek yenilenebilir potansiyeli, düşük yenilenebilir enerji santral kurulum maliyetleri ve mevcut boru hatlarının geliştirilmesi ile Avrupa için yeşil hidrojen üretimi ve ticareti bakımından en uygun ülkelerden biri olmasını bekliyoruz. Ayrıca, hidrojenin doğal gazla karıştırılarak ihraç edilmesi için de ülkemizin önemli bir potansiyele sahip olduğunu değerlendiriyoruz. Bugün yeşil hidrojen alanında imzalayacağımız belgenin de Türkiye’nin hidrojen alanındaki çalışmalarına katkı sunacağını ve işbirliğimizi geliştireceğini düşünüyoruz."
Dönmez, Türkiye'nin 2053 yılında net sıfır emisyon hedefi duyurduğunu, bu hedef doğrultusunda, karbon salınımının azaltılması, enerji verimliliğinin artırılması, yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarından üretime ağırlık verilmesi için önümüzde daha uzun bir yol bulunduğunu da sözlerine ekledi.
Konuşmaların ardından Dönmez ile Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck arasında yeşil hidrojen iş birliğini geliştirmek amacıyla niyet mektubu imzalandı.
Your browser does not support the video tag.
Yorum Yazın