Binali Yıldırım: Geçmiş, hatasıyla sevabıyla bizimdir, sahip çıkacağız
SİYASETAK Parti Genel Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, 9 Eylül İzmir’in kurtuluş günü etkinlikleri kapsamında söylediği sözler nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i eleştirdi. Yıldırım, “Geçmiş, hatasıyla sevabıyla bizimdir. Sahip çıkacağız. Geçmişi olmayanın geleceği olmaz. Bizim kavgamız da mücadelemiz de bu çarpık zihniyete karşıdır. Osmanlı düşmanlığı gözleri o kadar kör etmiş ki aziz şehitlerimizin ruhunu sızlatacak sözler edilebiliyor” dedi.
Ege Üniversitesi’nde Rektör Prof. Dr. Necdet Budak’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen 2022- 2023 yılı akademik açılış törenine İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, AK Parti Genel Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, AK Parti İzmir milletvekilleri Ceyda Bölünmez Çankırı, Mahmut Atilla Kaya, Necip Nasır, AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, MHP İl Başkanı Veysel Şahin, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ile çok sayıda öğretim üyesi katıldı. Ege Üniversitesi tanıtım filminin ardından Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı’nın Türk Halk Müziği dinletisi sunuldu. Binali Yıldırım, 'Uzun ince bir yoldayım' türküsüne eşlik etti. Konuşmasında Ege Üniversitesi’nin 67 yıllık geçmişi bulunduğunu ifade eden Yıldırım, üniversiteyle aynı yaşta olduğunu söyledi. Ege Üniversitesi’nin milletin, devletin birikimini yansıtan köklü bir üniversite olduğuna vurgu yapan Yıldırım, son birkaç yıl içerisinde büyük bir gelişim gösterseler de bunun yeterli olmadığını söyledi. Dünyadaki değişimin önemine dikkat çeken Yıldırım, “Araştırmalara göre önümüzdeki 20 yıl içinde hepimizin bildiği mesleklerin yüzde 70’i yok olacak. Bilgi üretmeye ve meslek öğrenmeye çalışıyoruz. Ama geleceğin meslekleri daha farklı olabilir. Üniversiteler değişimin öncüsü kurumlar olarak mutlaka dijital çağdaki değişimi takip etmek zorundadır. Meslekler yok olunca yerine yenileri gelecek. Toplumu bu değişime göre yönlendirmek siz üniversitelerimizin görevleri arasındadır. Stratejik alanlara yoğunlaşmalı. ‘Her şey yapalım’ dönemi bitti. Artık uzmanlaşma dönemi başladı" ifadelerini kullandı.
'BÜTÜN ALANLARA YAYMALIYIZ'
Akıllı ve dikey tarım alanında üniversitelerin yatırım yapmasına ihtiyaç olduğunu dile getiren Yıldırım, "Taşınabilir enerji için yerli ve milli imkanlarla çip üretimini başarmalıyız. Bugün dünyanın en önemli sorunu tarım. İklim değişikliği, kuraklık gibi sorunları aşmayı yenilikçi teknoloji ve üretim yollarıyla başarabiliriz. Akıllı ve dikey tarım alanında üniversitelerin yatırımlar yapmasına ihtiyacımız var. Tohumda yerliliği sağlamalıyız. Dijitalleşme çağında kimse güvende değil. Güçlü ülkeler konvansiyonel savunma sistemlerinden siber ataklara karşı ordular kuruyor. Bizim silahlı kuvvetlerin de çalışmaları var. Hayatımıza web 3.0 girecek. 'Metaverse' diye bir kavram var. Yani öteki dünyayı görmek gibi bir şey. Hayallerinizi zorlayabildiğiniz kadar zorlayın. Savunmada başardık. Zor başarıyı getirir. Geçmişte bize acımasız ambargo uyguladılar. Gemileri limandan çıkaramaz, uçakları kaldıramaz hale geldik. Çok ağrımıza gitmesine rağmen gayret ettik, havacılık, denizcilik ve kara kuvvetlerinde modern akıllı silahları yapabilecek seviyeye ulaştık. İnsansız hava araçlarımız, deniz üzerinden giden taarruz araçları çok büyük başarılara imza atıyor. Bunu savunma sanayiyle sınırlı tutmak yerine bütün alanlara yaymalıyız" dedi.
'CUMHURİYETİMİZİN 2'NCİ YÜZYILI BAŞLIYOR'
Yönetilen değil, yöneten bir gençliğe ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
“29 Ekim’den itibaren yeni bir yüzyıla giriyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı başlıyor. Gençler, yeni yüzyıl Türkiye’nin yüzyılı olacak. Bunun ayak seslerini görüyoruz. Şanghay iş birliğinde 8 ülke lideri, Birleşmiş Milletler’de 13 ülke lideri Türk Evi’ne gelip Cumhurbaşkanımıza ziyarette bulundu. Bu bizim gururumuz. İnsanı yaşat ki barış yaşasın anlayışımız var. Biz menfaat peşinde değiliz, daha çok silah satıp kesemizi dolduralım demiyoruz. Geçmişimiz ile de Osmanlı ile de gurur duyuyoruz."
‘BARIŞ GÜNÜ DİYE KÜÇÜLTMEK İSTEDİLER’
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in 9 Eylül günü yaptığı konuşmayı hatırlatarak kutlamalara gölge düştüğünü söyleyen Yıldırım “Güzel İzmir’imizin kurtuluşunun yüzüncü yılını hep beraber yaşadık. İzmirlilerin oylarıyla seçilen belediye başkanından İzmirliler güzel şeyler duymak isterdi. Yaptığı konuşma ve astığı afişlerle güzelim anmaya gölge düşürdü" dedi.
Konuşmasına tarihsel olayları anlatarak devam eden Binali Yıldırım, “15 Mayıs 1919’da İzmir işgal edilmiş. Birinci cihan harbinden sonra biz de yenilmiş sayılarak itilaf kuvvetleriyle savaşı sonlandırmışız. 3 yıl 24 gün İzmir işgal altında kalmış. 15 Mayıs aynı zamanda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İstanbul’dan Samsun’a hareket ettiği gün. İzmir’in işgali bardağı taşıran son damla olmuş. Samsun’a Bandırma Vapuru'yla hareket etmiş. Amaç kurtuluş savaşını başlatmak. Ve 19 Mayıs’ta Samsun’da yanan meşale 9 Eylül 1922’de son düşmanın denize dökülmesiyle tamamlanmış. Bayrak göndere çekilip zafer tüm dünyaya ilan edilmiş. Bunu barış günü diye küçültmek istediler. Geçmiş hatasıyla sevabıyla bizimdir. Sahip çıkacağız. Geçmişi olmayanın geleceği olmaz. Bizim kavgamız da mücadelemiz de bu çarpık zihniyete karşıdır. Osmanlı düşmanlığı gözleri o kadar kör etmiş ki aziz şehitlerimizin ruhunu sızlatacak sözler edilebiliyor. İşgalcilere tek söz edilmezken bu mücadeleyi veren ecdadımıza kem sözler söyleniyor. Böyle bir şehrin belediye başkanına yakışmadı. Her türlü siyasetten ayrı olarak bu bizim hissiyatımızdır" ifadelerini kullandı.
‘BU YUNAN SEVGİSİ NEREDEN GELİYOR?’
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in bir limana ‘Agamemnon’ ismini koymasını da eleştiren Yıldırım, bu ismin Yunanlı bir komutana ait olduğunu söyleyerek, “Agamemnon Çanakkale Deniz Savaşı'nda on binlerce askerimizi şehit eden Yunanlı komutanın adıdır. Bu Yunan sevgisi nereden geliyor? İşgali yapan bunlar değil mi? Hasan Tahsin ve 300 İzmirliyi katleden bunlar değil mi? Bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız. Geçmişimizin arkasındayız. 85 milyon vatan evladıyla emin adımlarla yürüyoruz" dedi.
‘ZENGİNLİK BATIDAN DOĞUYA HİCRET EDİYOR’
Üniversitelerin bilginin üretildiği yerler olduğunu anlatan Yıldırım, akıl terinin alın terinin önüne geçtiğini ifade edip dünyada en büyük firma sıralamasına bakıldığında yüz yıllık firmaların değil 20-30 yıl önce kurulan bilişim firmalarının üst sıralarda yer aldığını anlattı. Değişimi okuma mecburiyetine dikkati çeken Yıldırım, “209 üniversitemiz var. Cumhuriyet kurulduğu zaman harpten çıkıp 13 milyon nüfusumuz ve bir üniversitemiz vardı. O Türkiye’den bugüne ulaştık. 2000 yılından beri Cumhurbaşkanımız liderliğinde yıllardır istikrarsızlıktan miras kalan sorunları çöze çöze bugünlere geldik. Sorunları torunlara bırakmadık. Ama bitmedi. İhtiyacımız, birliğimiz, beraberliğimizi muhafaza etmek. İçerde ve dışarda emperyalistlere karşı uyanık olmalıyız. Farklılıkları ön plana çıkarmadan bunları zenginlik olarak görürsek önümüzde duracak güç yok" ifadelerini kullandı.
'KÜRESEL MARKA OLMAK KOLAY DEĞİL'
Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanlığı görevinin de kendisine verildiğini ifade eden Yıldırım, Türk dünyasının varlığının bazı çevrelere rahatsızlık verdiğini öne sürdü. Yıldırım, “Amaç, burada yaşayan soydaşlarımızın refahı için güçlerimizi birleştirmek. Türk devletleri teşkilatı kimseyi korkutmak için değil, kimseden de korkmadığını göstermek için var olan bir teşkilattır. Türk dünyasının kaynakları çok zengin. Zenginlik batıdan doğuya doğru hicret ediyor. Bu hicret 90’lı yıllarda başladı. Giderken de gelirken de Türkiye yol üzerinde. Bizim İstanbul’a dünyanın en büyük havalimanına yapmamız bu gerçeği gördüğümüz içindir. Uçuş ağı en geniş olan Türkiye’nin bir markası var. Türk Hava Yolları. Pandemide de büyümeye devam etti. Dünyanın her yerinde bayrağımızı dalgalandırıyor. Küresel marka olmak kolay değil" dedi.
Dünyanın son 3 yılda büyük değişim yaşadığını dile getiren Yıldırım, pandeminin içinde İzmir depreminin de yaşandığını hatırlatıp, “Çaresizlik içinde kıvranan havlu atan bir iktidar yoktu. Anında müdahale eden, enkazları kaldıran, 1 yıl içinde yıkılan binaları yapan bir iktidar vardı. Valimiz, sivil toplum kuruluşları canla başla iş birliği yaparak depremin yaralarını sardık. 3 bine yakın hak sahibinin konutlarının makul şartlar altında yenilenmesi projesini hayata geçiriyoruz. Vekillerimiz konuyu takip ediyorlar" diye konuştu.
Rusya Ukrayna krizinin en yakın mağdurlarından birinin Türkiye olduğunu söyleyen Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz sadece kendimizi düşünmüyoruz. Gıda sıkıntısı çeken ülkelere destek olmak için, Ukrayna’da hapsolan tahılın ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için Erdoğan’ın girişimleri ile bunu başardık. Bu diplomatik başarıdır. Birleşmiş Milletler ne yapıyor, seyrediyor. Avrupa ve ABD vekalet savaşıyla meşguller. Sivillerin durumu umurlarında değil. Rusya’yı terbiye etmek gibi bir projeleri var. Mesele insan değil, güç savaşına dönmüş durumda. Bu da bölgemiz ve insanlık için bir tehdit. Biz bu coğrafyada dimdik ayakta durmalıyız. Bu topraklar tarihin her döneminde hareketli olmuştur. Neslinin devamını sürdüren tek ulus Türkiye’dir. Bundan sonra da bu topraklarda varlığımızı bağımsız şekilde sürdürmenin yanında komşulara destek olmaya, toprağımıza göz dikenlere hak ettikleri cevabı vermeye hazır olduğumuzu bilsinler."
TAM AKREDİTASYON ALAN İLK ÜNİVERSİTE
Törenin açılış konuşmasını yapan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak ise konuşmasında araştırma unvanına sahip, Kurumsal Tam Akreditasyon belgesi alan ilk devlet üniversitesi ve öğrenci odaklılıkta A Plus olmanın haklı gururunu yaşadıklarını belirtti. Budak, “Elde ettiğimiz bu tarihi başarıları sürdürülebilir kılmanın yanı sıra dijitalleşme ve uluslararasılaşmada yükseköğretim kurumlarına örnek teşkil eden çalışmaları hayata geçirmek istiyoruz. Nihai amacımız Ege Üniversitesi’ni uluslararası arenada bilinen bir dünya markası haline getirmek. İnşallah bundan sonra da tüm Ege Üniversitesi ailesi olarak bilime ve ülkemize aynı adanmışlıkla çalışacak yeni hedeflerimiz doğrultusunda yeni başarılara hep birlikte imza atacağız" diye konuştu.
Tören, üniversiteye yüksek puanla giren öğrencilere plaket verilmesi ve hatıra fotoğrafının çekilmesinin ardından sona erdi.
Binali Yıldırım, ardından Buca Özel Eğitim ve Uygulama Okulu’nu ziyaret etti. İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür ve bazı milletvekilleri ile beraber okulu gezen Yıldırım, öğrencilerle selamlaşıp fotoğraf çekildi. Yıldırım programının devamında Buca Ötüken Ortaokulu’nun açılışına katıldı.
İlginizi Çekebilir