Bakan Yardımcısı Alpkan: KOBİ'lerimizin insan kaynağını bir sermaye olarak görmesi çok kıymetli
EKONOMİÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Lütfihak Alpkan, KOBİlerimizin insan kaynağını bir sermaye unsuru olarak görmesi, ona yatırım yapması ve elde tutmaya çalışması çok kıymetli dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca işletmelerin daha verimli ve katma değerli üretim gerçekleştirmelerini, nitelikli işgücünün istihdam edilmesini desteklemek amacıyla hayata geçirilen 'Üretim Sürecine Katılım Programı'nın Uluslararası Göç Örgütü (IOM) iş birliğinde İzmir ayağı yapıldı. Programda; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Lütfihak Alpkan, İzmir Vali Yardımcısı Hüseyin Karameşe, Uluslararası Göç Örgütü Türkiye Misyon Şefi Gerard Karl Waite, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Metin Akdaş yer aldı. Bakan Yardımcısı Alpkan, "Bu projede amacımız; 3 ay başvuru yapan 18- 34 yaş arası gençlerimizin her türlü masrafını devletten karşılayarak, daha sonra bunun üzerine 9 ay da onların işe devam etmesiyle bir kaynaşma sağlanarak, uzun vadede o işletmeye katkı sağlamaları ve işletmeyi benimsemeleridir. Yeni jenerasyonların daha azimli, çalışkan, katma değerli, yenilikçi, yaratıcı, liyakat ve sadakat sahibi olacaklarını ümit ediyoruz. İşverenlerimizden de bu elemanları kendi sermayelerinin bir parçası, kendi ailelerinin bir üyesi olarak görüp, 9 ay bittikten sonra da çalıştırmaya devam ettirmelerini de ümit ediyoruz" dedi.
'ÇOK DİNAMİK BİR İNSAN KAYNAĞI YATIRIMINA İHTİYACIMIZ VAR'
Gençlerin iş aramaya başladıklarında 5 yıl tecrübe ve 2 yabancı dil beklentisiyle karşılaştığına dikkat çeken Alpkan, "İşletmelerin bir kısmı KOBİ olduğu için planlama, organize etme ve kontrolle ilgili idari süreçlerin profesyonelleşmesi konusunda daha önlerinde çok yol var. Adalet, profesyonelleşme ve yazılı doküman ilkesini bir araya getirdiğimizde, sağlıklı bir bürokrasi ortaya çıkıyor. Bunlardan bir tanesi eksik olursa; dejenere bir bürokrasi ortaya çıkıyor. Büyük işletmelerdeki sorun belki de sistemlerin eskimesi ve dejenere olması. KOBİ'lerin bir dinamizmi var; bir girişimcilik ruhu, büyüme ve istihdam arayışı var. Bu da aslında kurumsal firmaları rekabet açısından tehdit ediyor. Türkiye'de hem iş hayatına eleman yetiştiren kurumlarımız hem de elemanlarımız aslında girişimci ruhuna sahip. Fırsatları değerlendirerek, büyüme stratejilerini izlemek istiyor. Çok dinamik bir insan kaynağı yatırımına ihtiyacımız var. Sermaye birikimi problemlerinden ve krediye ulaşımdaki sorunlardan dolayı KOBİ’lerimiz insan kaynağının bir kısmını bazı durumlarda maliyet olarak görüyoruz. Bu noktada nitelikli iş gücüne ulaşma probleminin yanı sıra o nitelikli iş gücünü tatmin etme, elde tutma problemleri de ortaya çıkıyor. Bazen tecrübe kazanan nitelikli elemanımız kurumsal bir yere geçmek istiyor" diye konuştu.
'SADECE FİYAT TEMELLİ REKABET BAŞARI GETİRMEZ'
Bakan Yardımcısı Alpkan, şöyle devam etti:
"KOBİ'lerimizin insan kaynağını bir sermaye unsuru olarak görmesi, ona yatırım yapması ve elde tutmaya çalışması çok kıymetli. Ürettiğimiz ürünlerin ve hizmetlerin dünya standartlarıyla mücadele edebilmesi için sadece fiyat temelli bir rekabet bize başarı getirmez. Lokasyon avantajını da katma değer haline dönüştürerek, bunun üzerine kültürümüzün değerlerini de ilave ederek, gençliğimizin yaratıcılığını ve dinamizmini de koyarak nitelikli iş gücünü bir yatırım aracı olarak görüp, buradan hareketle hem birimden hem sürümden kazanarak ulusal pazarlarda rekabet avantajı kazanmamız da bir yol. Genç, dinamik nitelikli iş gücünü firmalara kazandırıp bunları uzun süre elde tuttuğumuz takdirde ürünlere ve hizmetlere daha büyük katkı sağlayacaklarını ümit ediyoruz."
'DİJİTAL PAZARLAMADA ERİŞİM ÖN PLANA ÇIKTI'
Projenin öncelikle Gaziantep'te başladığını belirten Alpkan, "Bursa'da devam etti ve İzmir'de de ivmelenerek devam edecek. İmalat ve OSB'lerle, 50-150 kişi arası büyüklükteki kurumlarla sınırlı ama bu daha da yaygınlaştırılabilir. Göçle ilgili kısmı da uluslararası örgütlerin sağladığı kaynaklarla gerçekleştirilecek. 150 Türk vatandaşı, 150 yabancı olacak. Böylece yabancı işgücünün kayıt altına girmesi ve yabancı işgücünün nitelikli kısmının kayıt altına girmesi hedeflenmiş. Sadece asgari ücretle sınırlı değil; daha yüksek ücretleri de 3 ay boyunca vermek mümkün olacak. Burada bir iş başı eğitim söz konusu değil. Nitelikli olan yerel ve uluslararası iş gücünün KOBİ’lerimize kazandırılması söz konusu. KOBİ'ler daha çok orta büyüklükteki işletmeye denk geliyor. Proje kapsamında Türkiye'nin nüfus olarak, ekonomik büyüklük olarak çok büyük bir ilinde böyle bir projenin çok başarılı olacağını, ihracata ve nitelikli iş gücüne fayda vereceğini ümit ediyoruz. Mesleklerin eşleşmesi değil, iş verenin aradığı niteliklerle iş gücünün eşleşmesini önemsiyoruz. Teknolojilerin yardımıyla artık KOBİ'ler, büyük işletmeler kadar erişilebilir hale geldi. Dijital pazarlamada 'erişim' ön plana çıktı. Eğer arama motorlarında ilk sayfada çıkıyorsanız; köşe başında dükkan tutmaya gerek kalmadı. Nitelikli iş gücüne dünyanın her yerinde ihtiyaç var" ifadelerini kullandı.
'İZMİR'DE İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 14 CİVARINDA'
İŞKUR'da 3 ayda bir İl Stant Kurulu'nun toplandığını belirten İzmir Vali Yardımcısı Hüseyin Karameşe de "Dünya nüfusunun yüzde 16'sı genç kategorisine giriyor. Türkiye'deki oran da yüzde 16. Bunların büyük bir çoğunluğu eğitim alıyor. Fakat dünyada eğitim dışında olup da işe girmeyen milyonlarca insan var. Dünyada, Türkiye nüfusu kadar genç hiçbir yerde çalışmıyor. Türkiye'de bu rakam 3,5 milyon civarı. İzmir'de işsizlik oranı yüzde 14 civarında. İşsizlerin büyük bir oranı genç işsizler. İzmir'de 270 bin civarında işsiz var. İŞKUR'a başvuru ise 130 bin civarında. Yaklaşık yüzde 40'ı kadınlardan oluşuyor. Sektörün istediği fakat İzmir'in karşılayamadığı bir istihdam var. Ciddi bir eğitim veriyoruz. Eğitim çok kaliteli fakat sektörün istediği nitelikler farklı. Bu sorunu gidermek için İŞ-KUR ve Milli Eğitim ciddi çalışmalar yapıyor" diye konuştu.
'İZMİR, EN CANLI EKONOMİK MERKEZE SAHİP OLAN İLLERDEN BİRİ'
Uluslararası Göç Örgütü Türkiye Misyon Şefi Gerard Karl Waite, programda Bursa ve İzmir olmak üzere iki pilot bölge seçildiğini ifade ederek, "Türkiye, çok yüksek sayıda göçmen ve mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Göçmenlerin iş gücünde yer almaları önemli bir rol oynuyor. İzmir, Türkiye'deki en canlı ekonomik merkeze sahip illerden biridir. İzmir'de çok önemli endüstri sektörleri var. İzmir, nüfus açısından Türkiye'nin en büyük üçüncü şehri ve Türk ekonomisinin bir itici gücü. Türkiye'nin istihdam ihtiyacına karşılık olarak bir çalışma yapmak bizim için değer taşıyor" dedi.
'KENTİMİZ EKONOMİSİNİN CANLANMASINA BÜYÜK KATKI YAPACAK'
İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler, "Projeden faydalanacak sektörler olarak seçilen gıda, makine, metal, kimya ve tekstil sektörleri, kentimiz ekonomisinin ağırlığını taşıyan, istihdam deposu olarak katkı veren ve kentimiz ihracatını üstlenen sektörlerin başında geliyor. Bu alanda imalat yapan üyelerimizin yeni istihdam olanakları ile kentimiz ekonomisinin canlanmasına büyük katkı yapacaklarını düşünüyoruz" diye konuştu.
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Metin Akdaş da "Güçlü ve sürdürülebilir üretim içinde nitelikli elemana duyan ihtiyaç ortadadır. İşsizlik değil; mesleksizlik vardır inancındayız. Özellikle İzmir gibi milli gelire olan katkısıyla 6'ncı sırada olan bir şehir için nitelikli eleman ihtiyacı büyük önem taşımaktadır. Özellikle son yıllarda göçle birlikte nitelikli elemana olan ihtiyaç artmıştır" ifadelerini kullandı.
Your browser does not support the video tag.
İlginizi Çekebilir